Ben de babamin ölümüne bes yil inanamadim. Sonra bir gün dank etti. Artik o yok. Salondaki
koltugunda oturan, gözünde gözlügü, elinde kalemi; altlarini cize cize okudugu kitabi ve beni
görünce Hos geldin kizim, iyi ki geldin, diyen, gözleri gülerek bakan babam yok artik. O evde yok.
Sarilin babaniza sevgiyle... Anne de gitti, baba da. Bir el cigerimizi söküp aldi sanki.
Bayramlarda kahvaltilar hep eksiktir artik buruktur. Yine yapilsa da börekler, bayram tatlilari, ayni
tadi vermez. Sarilacagin kimse yoksa tatile kacarsin, kendinden kacarsin hatiralardan kacarsin...
Hic gitmeyecek sandigin kisi, aniden gidivermistir. Biz, büyürüz zamansiz.
Cünkü gözyasiyla yazilmis her satira inat, yasam önünde uzaniyor, cimen bir yatak gibi. Hayat her
zaman senin sevdigin müzigi calmaz. O zaman sen notalari degistir. Kendi müzigini cal gönlünce.
Zaten cok sevdigim babami kaybetmisken, daha birinin gidisine alisamamisken, onun acisi
tazeyken, bir de seni kaybetmek yikti beni. Sanki bir bicagi kalbime sapladin ve gittin. Ve ben o
bicagi cikarmaya korkuyorum. Cekip cikarsam gittigin andaki acinin siddetinden nefes
alamayacagim sanki. Cünkü sonrasinda sen yoksun. Sana adadigim yasamima uzaktan bakiyorum.
Icim kaniyor ama olsun, iyi ki yasamisim böyle güzel bir aski, sevgiyi. O el ele tutusmalarimiz,
gözlerime tatli tatli bakislarin kalacak bende, bir ömür boyu. Artik senden uzak ve özleyerek
yasamak acitiyor canimi. Aslinda ask, aci cekmekmis. Belki beni büyütecek bu ask acisi. Hic
unutmadan üstü küllerle örtülü, durmadan kanayan bir yara olarak kalacak icimde, derinde, en
derinde... Kalbimi avucuna birakip gidiyorum. Titriyorum. Masmavi bir gökyüzü yutuyor beni hic
unutulmayacak bir eylül sabahi. Ucurtmasi elinden alinmis bir cocuk gibi, üzgün gözlerle bakiyorum
ardindan.