"Zehra Kuyusu", insanölunun en büyük yolculüunu; zaman, kalp ve hakikat aray¿¿¿n¿ anlatan büyüleyici bir roman.
Hikâye, As¿m'¿n dedesinden kalan k¿r¿k cep saatiyle bälar. Saatin durdüu an, yaln¿zca zaman¿ de¿il; umudu, iradeyi ve kalbin ritmini de durdurmütur. Ancak bu k¿r¿k saat, ayn¿ zamanda yolculüun i¿aretidir. As¿m, saatin izini sürerken kendini farkl¿ kasabalar¿n ve s¿navlar¿n içinde bulur. Her kasaba, insan ruhunun bir durä¿; her s¿nav, nefsin farkl¿ bir yüzüdür.
Durmü Saatler ¿ehri'nde umutsuzlüun gölgesinde yäayanlar¿ görür; burada zaman akmaz, umut ye¿ermez. Sarhö Saatlerin Ülkesi'nde zevk, e¿lence ve kay¿ts¿zl¿k hâkimdir; insanlar an¿ sarhölukla tüketir. Körler Meydan¿'nda ise görmeyen gözler de¿il, görmeyen kalpler vard¿r; insanlar hakikati bilmezden gelerek yäamlar¿n¿ sürdürür. Alt¿n Zaman Pazar¿'nda zaman¿n paraya dönü¿tü¿ü, insanlar¿n ebediyeti unutarak dünyevî h¿rslarla kayboldüu manzaralarla yüzle¿ir.
Her durak As¿m'a kendi içini gösterir: bir yanda nefsi emmârenin f¿s¿lt¿lar¿, di¿er yanda kalbin derin çär¿s¿. Bu yolculukta ona ¿¿¿k tutanlar da vard¿r: bilge Ziya, döru yolu i¿aret eden bir dost; ama bir de karanl¿k taraf¿ temsil eden Saat Efendisi, insan¿n en zay¿f an¿nda seslenen bir gölge. Sevda'n¿n aldat¿c¿ cazibesiyle, yaln¿z dälar¿n söuk sessizli¿iyle ve mucizevi gecelerin gizemiyle yüzle¿ir.
"Zehra Kuyusu", yaln¿zca bir roman de¿il; tasavvufî göndermelerle örülmü¿ bir alegori, ruhun ve kalbin metafizik yolculüu. Zaman¿n ne oldüunu, kalbin niçin durmadan att¿¿¿n¿, insan¿n neden s¿navdan s¿nava yürüdü¿ünü sorgulatan bir eser. Alegorik anlat¿m¿, mitolojik atmosferi ve masals¿ diliyle hem bir fantastik kurgu, hem de bir büyüme hikâyesi.
As¿m'¿n yolculüu, asl¿nda herkesin yolculüu: kaybolmü umutlar¿n, zaman kar¿¿s¿nda çaresizli¿in, kalbin ritmiyle yeniden ayäa kalkman¿n hikâyesi. Zehra Kuyusu, yaln¿zca kuyunun dibinde de¿il, kalbin en derininde gizlenmi¿ hakikati arayanlar¿n roman¿.